Biz ‘dağ, deniz, güneş’ üçgeni içinde yaşayan Akdenizlileriz…
Yol filmlerinin sinema dünyasındaki yeri farklıdır. Likya Yolu’nu çeşitli belgesellerde işlediler. Uzun metrajlı sinema filmi olarak beyaz perdeye taşınmadı. Biz de Akdeniz Bölgesi’nin sinemacıları olarak, Likya Yolu’nun büyüleyici atmosferiyle bütünleşen hikayemizi, sinema izleyicilerine sunabilme olanağına sahibiz.
İlk olarak hedefimizin Türkiye’deki izleyici kitlesiyle sınırlı olmadığını, Avrupalı seyirciler başta olmak üzere, dünya genelinde izlenebilecek uzun metrajlı sinema filmine odaklandığımızı söylemeliyiz. Bu nedenle yurtiçindeki ve yurtdışındaki uluslararası festivalleri fazlasıyla önemsiyoruz.
En uzun on yürüyüş rotasından birisi olarak dünya genelinde bilinen ‘Likya Yolu, deniz kıyısını takip ederek, Fethiye’den Antalya’ya 500 kilometreden fazla bir yol boyunca devam ediyor. Çok önemli yürüyüş rotasını projemizin merkezine bunun için yerleştirdik. Gün geçtikçe daha da popülerlik kazanan 3.000 yıllık mekanların farklı kültürlerin ilgisini çekeceğini düşünüyoruz.
Tek başına atmosferin büyüsüne kapılmanın uluslararası boyutta sinema projesini gerçekleştirmemize yetmeyeceğinin de farkındayız. Uzun metrajlı sinema filmimiz, insanın evrensel ölçekte sıkıntılarından birini işliyor. Zor yaşam koşullarıyla buluşmaya hazırlanan gençlere ve zorlu koşullarla uğraşmaktan yorgun düşenlere hikayemizi anlatacağız. Aşk ve ihanetten, doğa ile insanın çatışmasına, çağdaş yaşamın karmaşık ilişkiler sarmalından, farklı ruhsal gelişimlere sahip insanların, doğa ile tarihin iç içe geçtiği Likya yollarında kesişen varoluş hikayesi, büyük şehirlerde yaşayan seyircilerin özellikle dikkatini çekecektir.
Yaş gruplarıyla ilgili hedefimiz üniversite çağlarındaki gençlerden başlayarak, orta yaş grubuna doğru uzanmaktadır. Lise ve üniversite eğitimi almış seyirci kitlesini kapsamaktadır. Bir yönüyle kadın hikayesi gibi görünen küllerinden yeniden doğma metaforu, kadınların yanı sıra erkek seyircilerin de ilgisini çekeceğine eminiz.
Yaşamlarını yeniden kurgulamanın eşiğindeki değişen ve dönüşen insanlara umudumuzu taşıyabilirsek, ne mutlu bizlere…